000 03138nam a22002297a 4500
003 KOHA_mirakil
005 20240806145706.0
008 231128b tu ||||| |||| 00| 0 tur d
020 _a9786085013142
040 _aTR-IsTMV
_btur
_cTR-IsTMV
041 _atur
082 _a813.42
_bMUS.K 2023
100 1 _aMusli, Hüseyin
_925857
245 1 0 _aKızıl yol /
_cHüseyin Musli.
260 _aÜsküp :
_bYeni Balkan Yayınları
_c2023.
_e
_f
_g
300 _a219, [1] sayfa :
_c21 cm.
490 0 _aYeni Balkan Yayınları
_v127
500 _aGazi Baba'nın tepesinde, dış dünyayla tüm ilişkilerini kestiği o taşın üzerinde, gözlerini kapatır, dakikalarca Kızıl Yıldız'ın kırmızı-beyaz formasıyla goller attığını, radyo spikerinin ismini heyecanla bağırdığını, binlerce taraftarın onun golüyle ayağa kalktığını hayal ederdi. Gözlerini açtığındaysa ümitlerini yitirir, bunların sadece bir hayal olduğunun farkına varırdı. Tüm bunlar ulaşılması imkansız hayaller gibi geliyordu. Mahallesinin dar sokaklarında oynadığı futbolla, radyoda dinlediği, ara sıra televizyonda da izlediği o futbolun arasında kocaman uçurum- lar vardı. Uçurumlarda kayboluyor, ümitsizliğe kapılıyordu. Her şeye rağmen içinde küçük bir ümit hep canlı kalmaya devam ediyordu. Çünkü futbolu koşulsuz şartsız her haliyle seviyordu, hem oynamayı hem izlemeyi hem de futbolla ilgili hayal kurmayı.
520 _aZAMANSIZ VEDA Yüreğindeki sıkıntı her geçen gün artıyor. Bu sıkıntıları bastırmak için geçmişin anılarını canlandırmaya çalışıyor. Çocukluğunu, mahallesini, futbol oynadığı yılları, düşünmeye zorluyor zihnini. Acılarını dindirme umuduyla hatırlamaya çalışıyor, mahallede arkadaşlarıyla geçirdiği her saniyeyi, futbolculuğunun her lahzasını. Futbola başladığı ilk günler mesela, attığı goller, gollerine sevinen binlerce taraftarın bağırışları film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyor. Tribünlerden yankılanan zafer çığlıklarını duyuyor sanki yanı başında bir yerde. Mahallede çocuklarla oyun oynadıktan sonra susayıp su içmeye gittiği çeşme geliyor aklına. Bolca su içiyor tek nefeste ama nedense ciğerlerindeki ateşi söndüremiyor. Annesinin yoğurduğu ekmeği elinden bırakmıyor, babasının bayramda giyme- si için diktiği pantolonu başucunda, kardeşleriyle her gün meyve ağaç dallarının dışarıya sarktığı sokaktan geçerek okula gidiyor. Yüzü ekşiyor olgunlaşmamış meyveleri yerken. Sallanan oyuncak at hala bahçede, binmek için büyük bir sabırsızlıkla sabah olmasını bekliyor. Bilinci, hastane odası ile çocukluğu arasında ışık hızında seyahat ediyor. Ne top oynardı be! Sırf onu izlemek için maçlara giderdik. Kulağına gelen seslerin gerçek olup olmadığını kavrayamıyor. Göz kapakları ağır ağır açılıp kapanıyor. Yanında birileri var, kim olduklarını seçemiyor. Sadece karaltılar görebiliyor. Sesler, karanlıkla birlikte kayboluyor.
900 _aHacer Pergel
_bMehmet Faruk Akgül
942 _2ddc
_cBK
999 _c3920
_d3920